KHK nedir?
Kanun hükmünde kararname (KHK),Bakanlar Kurulunun anayasadan doğrudan
doğruya aldığı veya yasama organından yetki devri yoluyla aldığı sınırlı
bir yetkiye dayanarak yaptığı,maddi anlamda kanun gücüne
sahip,parlamentonun tasdiki ile şekli ve organik anlamda kanun gücünü
kazanacak olan kararnamelerdir.
12 Mart muhtırası(yarı darbe)’nın ardından 71-73 anayasa
değişiklikleriyle birlikte Bakanlar Kurulu’na KHK çıkarma yetkisi
verilmiştir.(AY.91).82’den sonra bu yetki oldukça sık kullanılmaya
başlanmakla beraber,Bakanlar Kurulu sanki yasamaymış gibi,sanki tek
görevi KHK çıkarmakmış gibi davranmaya başlayınca ve özellikle de ANAP
hükümeti döneminde iş çığrından çıkmaya başlayınca Anayasa Mahkemesi
duruma el atmak durumunda kalmıştır.Anayasa Mahkemesi’nin oluşturduğu ve
daha sonra da geliştirerek tekrarladığı içtihadına
göre,ivedilik,zorunluluk,önemlilik olmak üzere üç adet ek şart KHK’nın
olmazsa olmazıdır.
2011’de yeniden KHK(!)
Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra,uzun yıllar hükümetler KHK
çıkarmaya yanaşmadılar.Ta ki 2. Erdoğan Hükûmeti’ne kadar.Bilindiği
üzere-belki de bilinmediği,zira basında nedense hiç yer
verilmedi-hükümete KHK çıkarma yetkisi veren;”Kamu Hizmetlerinin
Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu
Kurum ve Kuruluşlarının Teşkilat, Görev ve Yetkileri ile Kamu
Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu” Resmi Gazete’de
yayımlandıktan hemen sonra TBMM’ye sunuldu ve kabul edildi.
Seçimlere 6 ay kala apar topar hazırlanan ve bu denli güçlü olan yetki
kanununun jet hızıyla kabul edilmesi doğal olarak kafalarda soru
işaretleri oluşturuyor.Özellikle kamu personel rejimi ve çalışma
düzeninde köklü değişiklere sebep olabilecek bir KHK olması kafalardaki
şüpheleri güçlendiriyor.Şimdi gelin bir de KHK’nın gerekçesine bakalım:
“Yetki Kanunu Tasarısı ile kamu hizmetlerinin düzenli, etkin ve verimli
bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının
bakanlıklar arası dağılımının yeniden belirlenmesi ve kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel
ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere,
bunların atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme,
görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin
konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde
kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmektedir.”
Türkçesi iyi olan ve algılama problemi yaşamayan her insan bu gerekçeyi
okuduktan sonra,söz konusu gerekçede bir ivedilik ve zorunluluk
olmadığını görecektir.
KHK ile nasıl kadrolaşılır?
Bu yetki kanunu ile birlikte memur,işçi ve sözleşmeli personelin çalışma
koşullarıyla ilgili hükümlerde istenilen değişiklik
yapılabilecek.Bunların içinde terfiden tutun da görevden
almaya,emekliliğe sevk etmeye,atamaya kadar her şey var.Yani hükümet
istediğine gel,istediğine git diyebilecek,istediğini de terfi
ettirebilecek.
Sonuç
Bırakın siyasi partileri,hiçbir sivil toplum örgütünün,meslek
örgütlerinin,sendikaların görüşleri alınmamış,-nedense(!)-meclis yok
sayılmış,yasama yetkisi alelacele devralınmış.
Bütün bunlara baktığımızda olanların tamamen AKP hükümetine yakışır
şeyler olduğunu görüyoruz.Umarım bu yetki kanunu bir an önce AYM’ye
intikal eder ve AYM,kendisini kuşatan AKP zihniyetine bağlı olmaksızın
bir karar verir.Yoksa olan yine bu ülkenin işçisine,memuruna
olacaktır!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder